22.10.11

sabaha karşı 4çeyrek

-Davetsiz gelmeyi sevmiyorum. Hoşgeldin!
Buralarda yüzyıllardır güz yaşanmıyor. Ne kötü. Ya bir bahar havası hep ya da tamamen yaz. Mütemadiyen kış. Halbuki ben en çok sonbaharı severim. 
-Sevdiğim şeyler buralara uğramayalı çok oluyor.
Hiç, bir insanı kendinizden daha çok sevdiğiniz oluyor mu? Benim olurdu. Şimdi öyle değil. Ama bunun hafifliği daha güzel. Sanki ben kendimi ne kadar daha çok seversem o, o kadar çok kıymetleniyor. Saçma..
Azaldığını bildiğimiz ama bitmeyeceğinden de -en azından şimdilik- emin olduğumuz şeyler vardır hayatta. Islak elle tutulan kum gibi. Giden gider ama mutlaka kalan vardır geride. Şimdi öyle. Ama bu, durumu katlanılmaz derecede can sıkıcı yapıyor. İronik..
-Kavuşmanın tadını unuttum. Sarılmanın kokusunu hatırlamıyorum.
İzin verirsen konuşmama sen diyerek devam etmek istiyorum. Bilirsin beni, boş konuşan olmak hoş değil. 
-Sustuklarımı senin haricinde herkese anlatsaydım eğer, İsa ile beraber Meryem'in de gökten ineceğine inanırlardı. 
İstersen başlayalım. Adım Angelique. Angelique fransızcada melek demek. Ben melek olduğumu düşünmüyorum. 20 yaşındayım. Bazen 5, bazen 40. Değişiyor.
Tam da şu an gözlerimin önünden ilk buluşmamız geçiyor. Sonbaharın ilk ve son günü. O gün giydiğim eteği çok seviyorum.
-Seni anlamak için bütün hafızamı silebilmeyi dilerdim. Seni anlamak, Tanrıya bir trenin camından el sallamak gibi.
Ne yakınıma koyabiliyorum tahtını ne uzağıma. Ahdım olsun, diyor bir çingene, bahtı güzel olsun. Çingeneler pis kokardı, yalancıydı. Gelmeyecektin.
Tonlarca cümle biriktirdim. Seni özlediğim her nefes başına cümleler biriktirdim. Çok ağır değiller keskin oldukları kadar. Hani öyle ki "bir ülkeyi bile bölebilirler". Kağıt kesiğini bilirsin, en çok acıtandır.
-Artık gemileri yaksan da o gemiler çoktan var olmuş, o denizde yüzmüş işte. Belki bir yunus yarışmış, belki bir denizkızının kehaneti batırmış. Dalgalar olmuş, fırtınalar kopmuş. Hangi korsana gemisini unutturabilirsin ki?
Ne zaman uyudum bilmiyorum. Bir rüya gördüm. Sen olduğunu hissedebiliyordum, yüzü yoktu. "Batıya, Rapunzel'in saçlarına giderken, bilmiyordum yollarımızın kesişeceğini."
-Aklımdan hiç çıkmaman güzel. Ama hiç gelmezsen hep özleyemem ki..
İyi ki varsın..