20.2.12

ağlayan kadın

Çıldırmadıkça bu işin içinden çıkamayacakmışım gibi geliyor artık. Ya da çoktan çıldırdım ve cesetlerimi toplamak için savaş alanından izin istiyorum. Bilmiyorum.

Bu aralar çok sık bilmiyorum. Kafamın içindeki herkes biliyor da bir ben bilmiyormuşum gibi. İnadına bilmiyorum. Kızıyorum kendime. Evet, sırf bu yüzden. Şizofren değilim. Belki bir gün olurum.

"Kendine iyi bak."

Bu, artık çok ağdalı bir söz. Ayakkabının altına sakız yapışması gibi. Yolda yürürken kafana kuş pislemesi gibi. Fazla sıradanlaştı. Tüm ekonomistler, siyasiler, felsefeciler, falcılar ve büyücüler bana katılacaktır bu konuda.
Sen kendine iyi baksan da bakmasan da yaşıyorsun. Ben kendime iyi baksam da bakmasam da ölemiyorum. Ölmek bize düşmez.

Bir yandan kuyunu kazan, sonra da kollarından tutup kafamı göğsüne basmak isteyen yine benim. Bu normal, anormal derecede normal. Şaşırmamalısın.

Seni özledim. Avaz avaz bağırıyorum seni özlediğimi. 

Bana nispet yap. Bana yalan söyle. Bana eksik söyle. Ama beni sev istiyorum. Bencilliğimin doruklarındayım. Dolayısıyla burası soğuk ve ben üşüyorum. Üzerime kat kat battaniye örtüyorum. Kendimi yakmamak için zor tutuyorum.

Uzun uzun yapılan konuşmaların sonunda "kısacası" denmesi kadar komik, aşkın yalan olduğu düşüncesiyle yapılan mantık evliliklerinde globalleşen dünyaya yeni bir aşktan-canı-yanacak-çocuk getirmek için sevişen çiftler kadar ironik, dayak yiyeceğini bile bile para üstüyle gofret alan çocuk kadar çocuk ve bembeyaz bir odanın ortasındaki beyaz koltuk kadar sade..
Seni hâlâ çok seviyorum.

8.2.12

beyaz siyahtan daha çok kir götürür ve erkekler ilk görüşte aşka inanırlar.

Yeni uyandım. Hastalandıktan sonra hep böyle oluyor. Erkenden uyanıyorum. Sonra bu kadar iyileşmek fazla deyip hemen bir sigara yakıyorum.
İtiraf ediyorum: Uzun zamandan sonra onunla beraber bir başka adamı da merak ediyorum.

+Bak hayatım, ben de yaptım. Ben de başka bir adamı yatağıma aldım. Gittim söyledim sonra ona. Sevdiğim adam tek çünkü. Ama o benim boynumu kırmaya çalışmadı. Annen baban yapsa gücüne gider. Nasıl yapabildi?
-Biliyorum..
+Biliyorsun. Yapman gereken neyse hepsini biliyorsun. Ama gücün yok. Anlıyorum. Ondan başka gidecek yerin olmadığını düşünüyorsun. Aslında var, biliyorsun. Herkesin gidecek bir yeri vardır. Ama gitmeye hazır değilsin. Çünkü gemi yavaş yavaş batıyor.
-Tek bildiğim uzun zamandır ağlamadığım ve artık ağlanacak bir şey olmadığı. Hadi at sigaranı da içeri girelim, üşüdüm.

Yeni bir adım atmak isterken karşında bir ayna bulmak çok korkutucu. Bir o kadar da cezbedici. Belki de böylesi daha güzel diyorum. Gülüyorum kendime. Hayat ne kadar da büyüyor gözümüzde.

-Eğer hatırlamak istiyorsan, her zaman bir şarkıda onu bulursun.
+Ya hatırlamak istemiyorsan?
-O zaman o şarkı gelir seni bulur.

Bir insanla yarım kalmak, geri kalan insanlarla tamamlanmaktan çok daha gerçek geliyor. Doğru olan bu, gibi geliyor. Biliyorsun çocuk. 
Aklım hafsalam almıyor. Bir adam bir kadınla yarım kalıyorken, bir kadın nasıl bir adama makum kalabilir?
Canım üzülüyor.

İyi olmadığım zamanlarda seni merak ediyorum çocuk. Çünkü biliyorum ki sen de iyi olmuyorsun böyle. 

Beni seven ama anlamayan adamdan kaçmak, boğazımda bir ağrı oluyor ağlamamak için kendimi sıktığımdan. Beni anlayan ama asla sevmeyecek olan adamdan kaçmaksa sadece gülümsetiyor.

İncinmek istemiyorum. Ama kendimi çok iyi tanıyorum. Eninde sonunda incineceğim.

Hayat bazen çok..